T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
SAMSUN / TERME - Atatürk İlkokulu

Ocak Ayı Etkinliğinde 1. Olan Eser

Ek: Yarışma Başvuru Formu

ÖĞRENCİNİN

T.C. KİMLİK NUMARASI

48616709764

ADI-SOYADI

Zehra Ece KAYA

BAŞVURU YAPILAN İLÇE

Terme

BAŞVURU YAPILAN OKUL

Atatürk İlkokulu

SINIFI-NUMARASI

4-A   59

OKUL İLETİŞİM NUMARASI

362 8765032

 

Samsun İl Millî Eğitim Müdürlüğünce “Dilimizin Zenginlikleri Projesi” kapsamında “Dede Korkut Tarzı Hikâye Yazma Yarışması” için hazırladığım eserin tarafımca yazıldığını, eserin telif haklarının 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve diğer ilgili mevzuat gereği Samsun İl Millî Eğitim Müdürlüğüne telif ücreti talebimin olmadan geçeceğini, eserimle ilgili tüm yasal sorumluluğun bana ait olacağını beyan ve taahhüt ederim.

 

 

 

 

10.01.2024

Zehra Ece KAYA

 

 

 

Ek: Öykü Metni (3 sayfa)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MESİN HAN

Hanların Hânı Seltuk Han'ın köyüne her sene başka köylerden konuklar gelirmiş. Âdet olduğu üzere bu sene de konuklar gelmeye başlayınca Seltuk Han erlerini yanına çağırdı, onlara buyruk verdi.

Üç çadır kurun tez,

Biri kırmızı birisi de beyaz,

Diğeri de sarı olsun.

Beyaza sultanı (hanımı) olmayanları koyun,

Kırmızıya üzgün olanları koyun,

Sarıya da kalanları koyun,

Şikayet duyarsanız tez evine gönderin. demiş.

Oysa ki Mesin Han adında bir Han'ın sultanı yokmuş. Seltuk Han’ı ziyarete geldiğinde onu beyaz çadıra koymuşlar. Sonra Seltu Han'ın buyruğudur demişler. Mesin Han da:

Sultan ne görmüş bende,

Gürz mü, ok mu, bıçak mı?

Askerler! Seltuk Han'ın gözünde

Düşman mıyım ben?

Erlerin Mesin Han'a cevapları şöyleymiş:

Yok sende silah,

Düşman değilsin burada,

Sultanın olmayınca,

Girdin bak beyaz çadıra.

Mesin Han itirazı yüzünden evine gönderildi. Sinirliydi, öfkeliydi. Kendi kendine şunları söyledi:

Madem yok bende sultan,

Yakında olacak bende de sultan,

Yolları aşacaz, konuk olucaz,

Biz de herkes gibi bir aile olucaz.

 

Mesin Han gece-gündüz Allah’a yalvardı,

Allah’tan isteği hayırlı bir sultandı,

Mesin Han’ın da böylece bir hatunu oldu,

İlis Sultan Mesin Han’ı çok sevdi.

Allah bunlara iki de oğul verdi.

Mesin Han, duanın gücünü iyice farketti. Dua edince her istediğini veren bir Allah olduğunu bir kez daha hatırladı. Böylece her şeyi dua ederek başarabileceğine inandı. Gün geçtikçe boylanıp boylanan oğullarından biri amansız bir hastalığa yakalandı. Mesin Han da Allah'a şöyle yalvardı:

Allah'ım! Yüce yaradanım!

Oğlum bana verdiğin emanetin,

Benim canımı al ama,

Oğlumu bana bağışla,

 

Allah Mesin Han’ın sözlerini beğendi. Oğlu kısa sürede iyileşti. Mesin Han, İlis sultan ve oğulları ile çok mutlu yaşadı. Günler günleri kovaladı, geceler geceleri. Mesin Han sevincinden:

Oğullarına aldı iki tay,

Biri siyah biri beyaz.

İyice tembihledi oğullarını,

Aç-susuz bırakmayın kış-yaz.

 

Sabahın birinde oğulların birinin tayı ahırda yoktu. Bütün aile bu işe şaştı kaldı. Her tarafa baktılar, tellal çıkarttılar ama nafile. Ne yaptılar ne ettilerse tayı bulamadılar. Hep beraber Allah’a yalvardılar:

Aldığımız her nefesten haberi olan Allah’ım!

Oğlumun doru tayı,

Ya biri aldı, ya da kaçtı,

Bulamıyoruz neredeyse,

Yardım eder misin bize?

 

Allah bu sözleri de kabul etti.

Doru tay kısa sürede bulundu.

Oğlanlar babalarının tembihini tuttu.

Tayları kış yaz tımar etti, doyurdu.

Onları eğitti, koşturdu.

En güzel yürüyüşlü iki at oldu.

Oğlanlar atlarla nice açlar doyurdu, nicelerinin yardımına koştu.

Mesin Han ve İlis Sultan oğlanlarla gurur duydu.

Günlerden bir gün İlis Sultan Mesin Han’ın hediye ettiği yüzüğü kaybetti. Evi aradı, yolu taradı bulamadı. Döşeğin arasına baktı, halının altına baktı ama nafile. Mesin Han hanımının üzüntüsüne dayanamadı. Gücüne inandığı dua ile Allah’a yalvardı:

En gizliden haberi olan Allah’ım!

Senden gayrı yoktur ilah,

Elindekini kaybedince üzülür insan,

Çok üzülen sultanımın kederini giderir misin?

Allah bu sözlerden de hoşlandı. İlis sultanın yüzüğünü giysisinin astarında onlara buldurdu. İlis sultan çok mutlu oldu. Duanın gücüne o da inandı. Üzüntüsünü gideren Allah’a şükretti.

Günler böyle geçerken Mesin Han, Seltuk Han'ın kendisine yaptıklarını hatırladı. Kızdı, öfkelendi. Hatıraları tazelendi. İster istemez Allah’a şikayet etti.

Allah'ım! Seltuk Han işime karıştı,

Sultanım yok diye ak çadıra oturttu,

İtiraz ettim diye beni eve gönderdi,

Kolay olanı zorlaştırdı,

Şimdi sen ona Azrail’i musallat et!

 

Allah bu sözlerden hiç hoşlanmadı. Mesin Han’ın öfkeyle yaptığı bu duasını kabul etmedi. Bu öfkesi sebebiyle ona bir ders vermek istedi.

Emanet olarak verdiklerini onlardan geri aldı.

İlis Sultan ve oğulları günlerce ağladı.

Mesin Han çok pişman oldu.

Yaptığı hatayı anladı.

Emaneti verene şikayet hiç hoş olmadı.

 

Bilge dede Korkuteli, Mesin Han’ı yanına çağırdı. Korkuteli Mesin Han’a ve ailesine nasihat etti:

Allah gereksiz hiçbir şey yapmaz.

Sebepsiz verdiğini geri almaz,

İnsan elindekinin kıymetini bilmeli,

Öfkeyle başkasına beddua etmemeli!

 

 

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 15.01.2024 - Güncelleme: 15.01.2024 10:02 - Görüntülenme: 35
  Beğen | 0  kişi beğendi